|
 |
|
DÜŞ SOKAĞI |
|
|
|
|
|
 |
|
Aşk Nadir? |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
AŞK NEDİR?
Varlık sezginin,duygunun ve aşkın bir sırrıdır.Bu kişi,bu sey yani bireysel,yalnız Varlık sezginin,duygunun ve aşkın bir sırrıdır.Bu kişi,bu sey yani bireysel,yalnız duyumda,yalnız aşkta mutlak bir degere sahiptir.Sonlu ve sonsuz orada bulunur.Aşkın sonsuz derinliği ve aşkın gerçeği ,bununla yalnız bununla kaimdir.En derin ve en yüce gerçekler duyumlarda saklıdır.Böylece genel olarak başımız dışında bulunan bir nesne varoluşun gerçek ve antolojik belgesi aşktır,varoluşun aşktan ve duyumdan başka belgesi yoktur.
Aşk iradenin ereğidir.Her türlü dışsal emir ve baskılardan çok usa uymak gerekir.İradenin ereği olan bu aşktan başlayıp tutkuda sona eren bir yaşam mutludur.Bizler aşk karekreri ile doğarız.Aşk ruhumuz yetkinleştikçe gelişir ve bizi güzel görünen şeye götürür.Bundan sonra bizim bu alemde sevmekten başka bir şey için var olduğumuzdan kim kuşkulanır ki..?
Şayet ilişki bizleri kendi kendimize karşı gerçekçi olmak adına eğitmek ise değişiklikler otamatiktir.
AŞK karşılıklı oturup birbirinin gözünün içine bakmak değil,el ele verip ileride aynı noktaya bakmak ve gene el ele o noktaya doğru ilerlemektir.
AŞK,yanındakinin bir şeyler yapma hakkını teslim etmektir,saygıdır.
AŞK zaaflarımızın olduğunu ortaya çıkarır,kabullenmektir.
AŞK korumaktır, sorumluluktur.
AŞK sizi kucaklayan kolların gittikçe daha çok sarılmasıdır,mutluluktur.
AŞK kocaman yatağın üçte birine sığmaktır yakınlıktır.
AŞK uyandığınızda rüyanızı yanınızda bulmanızdır.düşlerin gerçek olmasıdır.
AŞK tanıdığını zannettiğin insanın yeni yanlarını keşfetmektir tazeliktir.
AŞK asla anlatılmayacak özel bir hikayedir.
Hiç
Aşk benim, hiç Senin olmamış
Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi…
|
Bugün 7 ziyaretçi (11 klik) kişi burdaydı! |
|
|
|
|
|
 |
|
Beğeninizi oylayınız |
|
|
|
|
|
|
|